Ülkemizde Arapça kitap yayıncılığı Osmanlı döneminden Cumhuriyet dönemine kadar belli dönemlerde sekteye uğramış olsa da oldukça önemli gelişim evreleri yaşamıştır. Matbaanın Osmanlı Devleti’nde kullanılmaya başlanmasından sonra İslam Dini ile ilgili literatürün önemli eserleri İstanbul’da basılmış birçok eser İslam Dünyası’na İstanbul Matbaaları üzerinden ulaştırılmıştır. Arapçanın Osmanlı Devleti’nde bir ilim ve kültür dili olarak kabul edilmesinden ötürü Arap ilim adamlarının yanı sıra Türk ilim adamları da eserlerini Arapça olarak kaleme almışlar; bu dönemde edebiyat ve ilim dili Arapça kitaplar üzerinden gelişim seyretmiştir. Osmanlı Devleti’nin son yıllarına kadar Arapça kitaplar en çok İstanbul’da üretilmiş, Mısır ve Lübnan’daki matbaaların yanı sıra İstanbul, Arapça kitap üretiminin en büyük merkezlerinden birisi olmuştur. Cumhuriyetin ilanı sonrası yaşanan harf devrimi, dönemin yönetimi tarafından Arap alfabesine karşı olumsuz bir tavır alınmasına sebebiyet vermiş, başta dini metinler olmak üzere uzun bir süre İstanbul matbaalarında Arapça eser basılmamıştır.
Türkiye’deki 1950’li yıllarda demokratikleşme sürecinin gelişmesine paralel olarak Arapça diline karşı bakış olumlu bir sürece doğru evrilse de Arapça kitap basımı konusunda uzun süre bir durağanlık yaşanmıştır. Türkiye’de özellikle İslam enstitüleri ve akabinde de İlahiyat fakülteleri açılmaya başlandığında eğitim kurumlarının Arapça kitap ihtiyacı yurt dışından temin edilmiş; zaman zaman İmam Hatip okullarında okutulmak üzere sözlük ve temel düzeyde Arapça dil kitapları yurt dışından tedarik edilmiştir. Bu süreci İstanbul’daki bir kaç Arapça kitap dağıtımcısı yönetmiş, İslami ilimlerle iştigal eden talebelerin, hocaların ve kurumların ihtiyaçlarını büyük bir ölçüde karşılamışlardır. 1990’larda İlahiyat fakülteleri ve İmam Hatip okullarında kaynak olarak kullanılabilecek bazı Arapça kitaplar basılmaya başlanmış, ancak Arapça kitap yayınlayan yayınevi sayısı oldukça sınırlı sayıda kalmıştır. Bu dönemde Arapça kitapla ilgili algı sadece dini yayıncılıkla sınırlı kalmış, Arap edebiyatı, düşünce ve fikir kitapları, çocuk yayıncılığı Türkiye’de Arapça kitap basımı şeklinde gerçekleşmemiştir. 2000’li yılarda doğudaki medreselerin yeniden faaliyet göstermesiyle beraber Arapça kitap yayınında bir hareket yaşanmış ancak basılan kitaplar telif hukukuna tabi olmayan klasik dini literatürle sınırlı kalmıştır. Söz konusu kitapların basımı da İstanbul merkezli birkaç yayınevi tarafından yönetilmiştir.
2010 yılında Arap coğrafyasında siyasi ve ekonomik sebeplerle baş gösteren Arap Baharı Ortadoğu bölgesinde büyük nüfus hareketlenmelerine yol açmış, ülkemiz başta Suriye olmak üzere Mısır, Irak, Libya, Yemen’den önemli bir göç dalgası ile karşı karşıya kalmıştır. Arap baharı sonrasında bölgede yaşanan istikrarsızlık Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Kuveyt gibi gelişmiş körfez ülkelerinde yaşayan azınlıkların da Türkiye’ye doğru yönelmesi için bir etken olmuş, 2018 yılında Türkiye’deki Arap topluluklarının nüfusu 5 milyona ulaşarak toplamda 5 Arap ülkesinin nüfüsnünü geçmiştir. 5 Milyonluk paydan en çok nasiplenen şehir Türkiye’nin en büyük şehri olan İstanbul olmuş, buradaki Arap toplulukları bir milyonu aşmıştır.
Göç dalgalarının beraberinde gelen sorunlar barınma, yeme içme gibi temel ekonomik göstergelerle ifade edilecek olsa da kültür ve eğitim alanında da bu göç dalgasının önemli yansımaları olmuştur. İstanbul’da Millî Eğitim Bakanlığına bağlı uluslararası okulların sayısı 30’u aşmış, ülke genelinde Arapça tedrisatın yapıldığı ilk ve orta dereceli 50’den fazla kurumun açılmasına sebebiyet vermiştir. Arap nüfus, kendileri ve çocukları için kitaba ulaşma çabası içine girmiş, kendi ülkelerinde yayıncılıkla uğraşanlar başta İstanbul olmak üzere ülke genelinde resmi faaliyetlerine başlamıştır.
Türkiye’deki Arap topluluklarının kitaba olan ihtiyacını doğru okuyan sivil toplum kuruluşları arasında yer alan Basın Yayın Birliği ve Türkiye Basım Yayın Meslek Birliği, Mart 2016 tarihinde CNR Kitap fuarı bünyesinde ilk defa “1. Uluslararası İstanbul Arapça Kitap Fuarını” düzenlemiştir. Söz konusu fuara İstanbul’da faaliyetlerine başlayan yayıncıların yanı sıra yurt dışından da katılım sağlanmış; birçok yayınevi için bu fuar kendi ülkelerindeki kitap stoklarının Türkiye’ye getirilmesi için bir milat olmuştur. Uluslararası Arapça Kitap Fuarı’nda yaşanan gelişmelerden sonra Türkiye Basım Yayın Meslek Birliği Uluslararası İlişkiler Komisyonu bünyesinde İstanbul’da Arapça yayıncılık yapan üyelerin bir araya geldiği “Arapça Kitap Yayıncıları Platformu” Nisan 2017’de faaliyetlerine başlamıştır. Bu platform özellikle yayıncılık mesleğine Türkiye’de başlayacak olan yayıncılara yol göstermeyi hedeflemiş, Kültür Bakanlığı’ndan sertifika alım süreci, ISBN alımı, İstanbul’daki matbaaların çalışma ilkeleri, kitap dağıtım ağları, iş yeri açma ruhsatları konularında Arap yayıncılara destek olmuştur. Yayıncıların sayısı 25’e ulaştığında söz konusu platform çalışmalarına tüzel kişilik kazandırmak adına Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanlığı Dernekler Genel Müdürlüğü’ne başvurarak 15 Mayıs 2018 tarihinde “Uluslararası Arapça Kitap Yayıncıları Derneği”ni kurmuştur. Dernek kurulurken hedef olarak sadece Arap topluluklarına ait yayıncıların bir araya gelmesini hedeflememiş, Türkiye’de Arapça kitap yayıncılığı yapan herkesin bir çatı altında toplandığı sivil bir oluşum olarak kendisine çalışma alanı belirlemiştir. Irak, Suriye, Mısır ve Türkiye’den 7 kişilik bir kurucular kurulu listesi ile faaliyet ruhsatını alan dernek, İstanbul’un Fatih ilçesinde çalışmalarına başlamıştır.